Her sabah uyanıp sosyal medyaya göz atmak artık günlük rutinimizin bir parçası. Parlak gülümsemeler, yurtdışı seyahatleri, düzenli yaşamlar ve “başarı hikayeleri” ekranımızdan akarken, çoğu zaman kendimizi fark etmeden başkalarıyla kıyaslamaya başlıyoruz. Bir süre sonra ise kendi hayatımız yeterince iyi değilmiş gibi hissetmeye başlıyoruz. Bu kıyaslama hali, bireyin özdeğer algısını zedeleyebilir ve ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir.
Bu yazıda, sosyal medya üzerinden yapılan kıyaslamaların psikolojik etkilerini ve bu döngüden çıkış yollarını ele alacağız.
Neden Sürekli Kıyaslıyoruz?
İnsan beyni, çevresini değerlendirme ve kıyas yapma eğilimindedir. Evrimsel olarak bu, hayatta kalmak için gerekli bir beceriydi. Ancak dijital çağda bu eğilim, sağlıklı kıyaslamalardan çok yıpratıcı karşılaştırmalara dönüşebiliyor. Özellikle sosyal medyada yalnızca en iyi anların paylaşıldığını unuttuğumuzda, gerçeklik algımız bozulabiliyor.
Sosyal medya, filtrelenmiş bir gerçeklik sunar. Bir kişinin paylaştığı fotoğraf ya da başarı, onun tüm hayatını yansıtmaz. Ancak takip ettiğimiz kişilerin sürekli “başarı” veya “mükemmel yaşam” temalı paylaşımlarını görmek, bizde yetersizlik ve değersizlik hissi uyandırabilir. Bu durum, zamanla özsaygı düşüklüğü ve depresif duygulara yol açabilir.
Bu noktada farkındalık kazanmak ve kıyaslamayı durdurmak kolay olmasa da mümkündür. Özellikle online psikolog desteğiyle bireyin bu kıyaslama eğilimlerinin kökeni anlaşılır ve daha sağlıklı bakış açıları geliştirilebilir.
Kıyaslama ve Özdeğer Arasındaki İnce Çizgi
Kıyaslama, çoğu zaman bireyin kendi değerini dış kaynaklarla ölçmesine neden olur. “Ben de onun gibi olmalıyım”, “Benim neden böyle bir hayatım yok?” gibi düşünceler, kişiyi sürekli bir eksiklik duygusuna iter. Bu da içsel huzuru bozar ve kişinin kendi başarılarını görmesini engeller.
Oysa her bireyin yaşam koşulları, geçmişi, imkanları ve hedefleri farklıdır. Bu farklılıkları göz ardı ederek yapılan kıyaslamalar yanıltıcıdır ve adaletsizdir. Kendi yaşam yolculuğuna saygı duymak, bireyin özdeğerini korumasına yardımcı olur.
Bu noktada online terapi süreci bireyin kendi değerini dış değil, iç kaynaklara dayandırmayı öğrenmesini sağlar. Danışan, kendi potansiyelini tanır ve başkalarının hayatına odaklanmak yerine kendi içsel gelişimine yönelir.
Kıyaslama Döngüsünden Nasıl Çıkılır?
Kıyaslama alışkanlığını bırakmak için ilk adım, farkındalıktır. Sosyal medyada ne kadar zaman geçirdiğinizi, kimleri takip ettiğinizi ve bu içeriklerin sizde nasıl duygular uyandırdığını gözlemleyin. Size ilham veren, sizi geliştiren içeriklerle kalmak; sizi aşağı çeken ve değersiz hissettirenleri ise hayatınızdan çıkarmak oldukça önemlidir.
Ayrıca şunları da uygulayabilirsiniz:
- Kendi başarı ve gelişim sürecinizi küçük adımlarla takip edin.
- Günlük tutarak güçlü yönlerinizi ve güzel anlarınızı not alın.
- Dijital detokslar yaparak zihninizi dinlendirin.
- Gerekirse bu konuda bir uzmandan destek alın.
Bu süreci tek başınıza yönetmek zorunda değilsiniz. Online terapi, kıyaslama alışkanlığınızı fark etmenize ve daha sağlıklı bir benlik algısı geliştirmenize yardımcı olabilir. Online psikolog ile yapılacak görüşmelerde kıyaslama kaynaklı özdeğer sorunları üzerinde güvenli ve yapılandırılmış bir şekilde çalışılabilir.
Destek Almak Bir Güç Göstergesidir
Kendinizi sürekli yetersiz hissetmenize neden olan kıyaslama döngüsünden çıkmak zor olabilir ama imkânsız değildir. Yalnızca sosyal medya kaynaklı değil, hayatın farklı alanlarındaki kıyaslamalar da zamanla sizi içsel olarak tüketebilir. Bu noktada destek almak, iyileşmenin ve kendinizi yeniden inşa etmenin ilk adımıdır.
Ben Kübra Sümeyye Şahin olarak, bireylerin kendi değerlerini yeniden keşfetmelerine yardımcı olmak için online terapi desteği sunuyorum. Kendinizle daha sağlıklı bir ilişki kurmak, kıyaslama tuzağından özgürleşmek ve içsel huzurunuzu yeniden inşa etmek istiyorsanız bana iletişim sayfamdan ulaşabilirsiniz. Yolculuğunuzda yanınızda olmaktan memnuniyet duyarım.
