Kalabalığa girmeden önce defalarca üzerini değiştirmek…
Bir cümle kurarken “yanlış mı söyledim” diye düşünmek…
Ya da yalnız kalınca “insanlar beni dışlıyor mu?” hissiyle boğuşmak…
Sosyal kaygı, yalnızca topluluk karşısında konuşamamak ya da bir ortamda utanmak değildir. Bazen arkadaşlarla otururken, bazen bir mesajı gönderip pişman olurken, bazen de kimse yokken bile kişinin zihnini ve bedenini meşgul eder.
Bu yazıda sosyal kaygının farklı şekillerini, nedenlerini ve bu durumla baş etmenin yollarını ele alacağız. Ayrıca online terapi desteğinin bu süreçte nasıl fayda sağladığını da aktaracağım.
Sosyal Kaygı Nedir?
Sosyal kaygı, kişinin sosyal ortamlarda yargılanma, eleştirilme veya küçük düşme korkusu yaşaması ile ortaya çıkar. Ancak bu kaygı yalnızca kalabalık içinde değil, çoğu zaman yalnızken de zihinsel olarak devam eder. Bu yüzden sosyal kaygı, sadece dışsal değil, içsel bir mücadeledir.
Sosyal Kaygının Farklı Yüzleri
1. Kalabalık Ortamlarda Gerilim
Toplum içinde konuşmak, toplu taşıma kullanmak, yeni insanlarla tanışmak kişide yoğun stres yaratır. Terleme, titreme, kalp çarpıntısı gibi fiziksel tepkiler yaygındır.
2. Yakın İlişkilerde Sürekli Teyakkuz
“Beni gerçekten seviyor mu?”, “Yanlış bir şey söyledim mi?” gibi düşünceler kişiyi sürekli tetikte tutar. Yakınlık kurmak zorlaşır.
3. Yalnızken Bile Zihinsel Yoğunluk
Ortada somut bir olay olmasa da geçmiş konuşmalar tekrar edilir, mesajlar defalarca okunur, “Beni sevmiyorlar” düşüncesi zihni sarar.
4. Kaçınma Davranışları
Yeni bir ortama girmemek, mesajlara geç dönmek ya da hiç yanıtlamamak gibi davranışlarla kişi kendini korumaya çalışır. Ama bu kaçınma yalnızlığı derinleştirir.
Sosyal Kaygının Psikolojik Temelleri
Sosyal kaygının kökeni genellikle çocuklukta atılır. Özellikle:
- Sürekli eleştirilen ya da utandırılan çocuklar
- Aşırı kontrolcü ebeveynlerle büyüyen bireyler
- Kıyaslanan, yeterince onaylanmayan çocukluk geçmişleri
- Duygularını rahatça ifade edemeyen bir ortamda yetişenler
Bu bireylerde, “insanlar beni yargılar” inancı gelişir. Yetişkinlikte bu inanç kalabalıkta da yalnızken de devam eder.
Sosyal Kaygı ile Yaşamak Neyi Etkiler?
- İkili ilişkilerde güvensizlik ve mesafe
- İş hayatında kendini ifade edememe
- Yeni deneyimlerden kaçınma
- Yalnızlık hissi ve düşük özsaygı
- Sürekli zihinsel yorgunluk ve tükenmişlik
Bu durum bir süre sonra kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürür.
Neler Yapılabilir?
1. Düşünce kalıplarını fark et
“Beni yargılıyorlar” düşüncesi bir varsayım mı, yoksa gerçek mi?
2. Küçük adımlarla maruz kal
Her hafta bir sosyal ortama girme, bir kişiye selam verme gibi küçük hedeflerle kaygı azaltılabilir.
3. Kendinle konuşma biçimini değiştir
İç sesin “rezil oldun” diyorsa, ona “aslında gayet doğal davrandım” demeyi öğren.
4. Destek al
Sosyal kaygının kökleri genellikle derindir ve profesyonel bir yaklaşımla çalışılması gerekir.
Online Terapi ile Sosyal Kaygıyı Dönüştürmek
Sosyal kaygıya sahip bireyler için yüz yüze destek almak da kaygı verici olabilir. Bu noktada online terapi, kişinin kendi alanında, daha güvende hissederek süreç başlatmasını sağlar.
Online psikolog ile yürütülen çalışmalar sayesinde:
- Sosyal kaygının kökenleri keşfedilir
- Özdeğer çalışmaları yapılır
- Tetikleyicilerle baş etme becerileri geliştirilir
- Güvenli sosyal temas becerileri kazanılır
- Zihinsel yük hafifler
Sosyal kaygı kader değil, değişebilir bir durumdur.
Psikolojik Danışman Kübra Sümeyye Şahin
Ben Kübra Sümeyye Şahin, psikolojik danışman olarak sosyal kaygıyla baş eden bireylerle çalışıyor ve bu alanda online terapi süreci yürütüyorum.
Eğer siz de “sürekli insanlar ne düşünüyor diye kaygılanıyorum” diyorsanız, bu süreci birlikte ele alabiliriz.
👉 İletişim sayfamdan bana ulaşabilirsiniz.
Unutma: Görünmez olmak, yok olmak demek değildir. Kaygı seni tanımlamaz, ama sen onu dönüştürebilirsin.
